Yaşam

Orçun Ucal: Tiyatro seyirciden alınıyor

Ece Temelkuran’ın “Bütün Kadınların Kafası Karışık” adlı kitabından uyarlanan oyun seyirciyle buluşmaya devam ediyor. Başrollerini Deniz Işın, Seçkin Andaç Çam, Ayfer Tokatlı, Semih Varol ve Selen Uçer’in paylaştığı, Orçun Ucal’ın yönettiği oyun yeni dönemde de sahnede olacak.

Yönetmen Orçun Ucal ile ‘Bütün Kadınların Kafası Karışık’ oyununu konuştuk.

Altyazı

‘Bütün Kadınların Kafası Karışık’ nasıl ortaya çıktı? Oyunun sahnelenme süreci hakkında neler söylemek istersiniz?

Yapımcı Aysa Yapım Tiyatrosu ve oyunu uyarlayan Selen Uçer 2015 yılında bu oyunu sahnelediler. Şimdi yeniden sahnelemek istediler. Selen oyunla ilgili bazı revizyonlar yapmak zorunda kaldı çünkü oyunun bazı telaffuzlarını günümüze taşımamız ve finali biraz daha tamamlamamız gerekiyordu. Selen metni güncelledi. Bunun üzerinden yeniden değerlendirdik, masa başı ve provalarda bazı düzenlemeler yaptık ve son haline getirdik. Provalar oldukça iddialı, yaratıcı ve fikir alışverişi ile geçti. Sonuç herkesi mutlu etti, aldığımız geri dönüşler olumlu şekilde devam ediyor.

‘TAKIM PARLADI’

Oyuncuların performansları herkesten alkış almaya devam ediyor. Bu isimleri nasıl buldunuz?

Akraba düğünü üzereydik, aslında herkes birbiriyle arkadaştı. Oyuncu kadrosu belliydi. Deniz, Ayfer’in arkadaşıydı, oradan aklıma yazdım ve teklifimizi kabul edince grup ışıl ışıl parladı. (gülüyor)

Oyunun şu anki halinde oyuncunuz olarak sahnede oyunu uyarlayan ve yöneten Selen Uçer’i görüyoruz. Onunla çalışmak nasıldı?

Aslında bu Selen’le dördüncü çalışmamız. Birbirimizin dilini ya da neler yapabileceğini biliyoruz, böylece gözlerinizi kapatıp her şeyi emanet edebilirsiniz. Bu güven aslında size çalışırken zevk veriyor. Selen yazar kişiliğine, oyuncu kişiliğine ve eski yönetmen kişiliğine prova döneminde sahipti. Biz bir şeyi değiştirdiğimizde, hemen kişiliğinden sıyrılıp bu konuda ikna edici konuşmalar yaptı. Bu oldukça eğlenceliydi.

‘Bütün Kadınların Kafası Karışık’, rotasını büyük ölçüde kadınların kendi aralarındaki çelişkilere ve çatışmalara çeviren bir oyun. Bu onu diğer kadın oyunlarından farklı bir yere koyuyor, sence de öyle değil mi?

Bu coğrafyada eril dilin yarattığı baskının farklı yönlerini gözlemliyoruz. Her karakter, bu baskıya nasıl maruz kaldığını ve bunun üzerlerinde nasıl bir etki bıraktığını farklı şekillerde deneyimliyor. Bu süreçte her karakter kendi savunma sistemlerini geliştiriyor ve izleyiciler oyun boyunca kadınların çeşitliliğine tanık olarak bir karakterle empati kurma fırsatı buluyor. Bu da gerçek farkın ortaya çıkmasına katkı sağlar.

Karakterlerin ortasında çelişkiler ve çatışmalar belirebilir ama seyirci baskının kaynağını net bir şekilde görür ve anlar: gücün dili. Oyun, iktidar dilinin etkisiyle farklı biçimlere dönüşen karakterleri aracılığıyla bu değerli meseleyi gözler önüne serer. Bu düşündürücü ve duygusal deneyim, izleyiciyi farklı bir yerde olmaya teşvik eder ve onları düşünmeye sevk eder. Bana farklı bir yerde olduğunu düşündüren konuyu bu şekilde anlatabilirim.

“SESİMİZİ YÜKSELTMELİ VE ALIŞKANLIKLARI KIRMAMALIYIZ”

Oyunda birçok eleştiri noktası var. Apartmanda oturan ve birbirini tanımayan insanlara, sınıf çatışmalarına, edebiyat dünyasına, sansürcü ve baskıcı yönüyle devlete, tacize, işlerine burnunu sokan adamlara, medyaya… birçok şeye… . Dışarıdan baktığımızda çok olduğunu düşünüyoruz ama ülke olarak her gün hızlıca yaşıyoruz. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

Zamanla alışkanlık haline gelen durumlar adeta hayatımızın normu haline gelmiştir çünkü içgüdümüz hayatı bu şekilde yaşamamızı içselleştirir. Ancak alışkanlığın korkunç bir yönü de vardır ki, ona teslim olarak hayatımızı şekillendirmeye başlarız. Bu durumda, bazı şeyleri unutma eğilimindeyiz. Tam da bu noktada sahnelenen ‘Bütün Kadınların Şaşkınlığı’ oyunu bizi uyarıyor ve kabullenmek yerine sesimizi yükseltmemiz, alışkanlıklarımızı kırmamız gerektiğini hatırlatıyor.

Oyunun finali, birlikte hareket etmenin ve dayanışmanın zorlukları daha kolay aşmaya yardımcı olduğunu söylüyor. Bence bu değerli.

.

Oyunun mizahından da bahsetmeye değer. Balkondan kendini atmaya çalışan bir yazar ve bitişikteki pencerelerden dışarı çıkarak onu engellemeye çalışan komşu hanımlar -fotoğraf olarak- çok trajik görünse de bu oyunda işin mizahına daha çok vurgu yapılıyor. Çizildiğinde acı veren bir komedinin daha etkili olduğunu söyleyebilir miyiz?

Aslında bir yığın acı dolu fotoğrafın içinde yaşıyoruz ama gülüyoruz da hem psikolojimizi yerinde tutalım hem de biraz olsun rahatlayalım diye. Hepimizin hayatını yansıtan bu durum çok samimi ve içten geliyor. Komşularımız da bu duyguyu yaşamak için bizi güldürürler, çünkü hepsi yaşamak için gülmeyi öğrenmiştir. Oyundaki pop yıldızımız Meltem’in dediği gibi: “Ay için şiştim, bu ne!” Her birimizin içi gerçekten şişti. Biraz uzattım ama düşününce canımı yakan şeylerin daha değerli olduğunu anlıyorum. Bazen yüksek sesle gülebilsek de o anlar başka bir şeye değer.

‘BU ELEŞTİRİCİLER GERİ DÖNMEYE BAŞLADI’

Günümüz tiyatrosunu nasıl buluyorsunuz? Beğeni ve eleştirilerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Deneysel çalışmalar artık nadiren yapılıyor, ne yazık ki yeni oyuncular veya niyet biçimleri göremiyoruz. Kalabalık oyunlar ekonomik şartlardan dolayı artık pek yapılamıyor. Zor günlerden geçiyoruz, özellikle vergi yükü arttıktan sonra nasıl bir dönem bizi bekliyor bilemiyorum. Bu durumu zorunlu bilete yansıtmak durumundayız. Tiyatro seyircinin elinden alınmış gibi.

Sektör açısından bakıldığında eleştirmenler oldukça azalmaya başladı, eskiden eleştirmenler yazılarını yazıp oyunlarımız için bizi beslerlerdi ama artık yaptığımız işlerden beslenemiyoruz maalesef. Akademik bir eleştiri okumak çok zorlaştı. Bu beni oldukça tedirgin ediyor.

Son zamanlarda ne yapıyorsun? Yeni çalışmalarınız var mı?

Yapımcılığını Tiyatro Alesta’nın üstlendiği, Ali Cüneyd Kılcıoğlu’nun yazdığı “Fotoromanın Kralı” adlı oyunu oynuyorum ve yeni dönemde de devam edecek. Yazın ara turlar var. Bekleriz. Önümde sahnelenmeyi bekleyen birkaç oyun var ama ekonominin nasıl olacağından emin değiliz, o yüzden bir tanesini yeni döneme hazırlamayı planlıyoruz. Umduğumuz gibi olursa yeni dönem daha hareketli geçecek gibi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu